Alone in the Dark

               

Minimum sistem gereksinimleri:

İşletim Sistemi:
Windows XP - SP2 veya Windows Vista
İşlemci: 2.8 GHz Intel Pentium 4 / AMD Athlon 64 2800+ veya üstü
Bellek: 1 GB Ram
Ekran Kartı: nVidia GeForce 7600 / ATI Radeon X1650 veya üstü
Boş Hard Disk Alanı: 8.5 GB

Önerilen
sistem gereksinimleri:

İşletim Sistemi: Windows XP - SP2 veya Windows Vista
İşlemci: 3.4 GHz Intel Pentium 4 / AMD Athlon 64 3400+ veya üstü
Bellekı: 2 GB DDR2 Ram
Ekran Kartı: nVidia GeForce 7800 GTX / ATI Radeon X1950 XTX veya üstü
Boş Hard Disk Alanı: 8.5 GB

Yeni nesil ibaresi adı altında çıkan oyunlara göz attığımızda, aslında birçoğunun bu sıfatın altında ezildiğini görebiliyoruz. Video oyunlarındaki evrimi sadece görsel olarak algılayan yapımcıların önümüze sunduğu tatsız, tuzsuz yemekler gün geçtikçe artıyor ve ne yazık ki ömürleri de fazla olamıyor. Peki, bu milyonluk konsol ve donanım satışlarının nedeni nedir diye sorduğumuzda ise, bize uzaklardan, tanıdık bir isim yanıt veriyor ansızın "Tamam, biraz daha sabredin, gerçek yeni nesle çok az kaldı" – Atari.

Alone In The Dark(AITD) her ne kadar macera/korku türünü bizlere sunan ilk yapımlardan biri olsa da, ne yazık ki zaman içerisinde Silent Hill ve Resident Evil gibi her sene kendisini yenileyen yapımlar altında ezilmekten kurtulamadı. O eski tadı yaşamış, ilkleri oynamış olanların içinde ise hep bir beklenti vardı. Bu beklentileri Atari duymuş olacak ki, şapkanın altından hiç beklemediğimiz güzellikte bir şey çıkardı. 'Bu güne kadar yaşadığınız tecrübeleri unutun' gibi çok iddialı bir sloganla yola çıkan firma, geçtiğimiz aylarda yayımladıkları teknoloji videoları ile aslında hiç de yanılmadıklarını gösterdiler. AITD nerdeyse tamamlanmak üzere ve birkaç ay içinde PC, Xbox 360 ve Playstation 3* sahipleri ile buluşacak. Biz de tüm bu video ve yapımcı vaatlerini toparlayarak ufak bir izlenim hazırladık, bakalım neler var elimizde.

Sanal ile gerçek arasındaki yedi farkı bulunuz

Yazıda hikayeden çok, oyun içinde neler yapabileceğimizden bahsedeceğim. Ama yine de birkaç cümle değinmekte fayda var. Serinin değişmez karakteri Edward Camby yine kontrolümüzde olacak. New York City'de yaşamaya başlayan Camby ile Central Park'da yaşanan esrarengiz olayları çözmeye ve her zamanki gibi hayatta kalmaya çalışacağız. Yalnız bu sefer karşılaşacağımız düşmanlar sadece beyinsiz zombiler değil. Gerçek hayatta bize tehdit oluşturabilecek herhangi bir element, AITD dünyasında da düşmanımız olacak. İleriki paragraflarda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

AITD'ı türevlerinden ayıran ilk özelliği artık herkesin dilinde olan gerçek zamanlı fizikleri ve çevre tepkimeleri. Kısaca şöyle açıklayayım; Gerçek hayatta ne yapabiliyorsanız, oyunda da aynısını yapabilme imkanına sahipsiniz. Tabii ki sınırlamalar olacak ama o sınıra gelene kadarki gördükleriniz bile sizi şaşırtmaya yetecek. Bu güne kadar birçok yapımda fiziklerin ne kadar önemli bir etken olduğunu gördük. Pek ilgi çekemese de benim şahsi favorim Penumbra’da çevre etkileşimini oyuncuya bırakarak, kısıtlı olsa da neler yapılabileceğini gösterdi. Şimdi ise gerçek anlamda bir basamak atlama ile karşı karşıyayız. Eğer Eden Games her şeyi kararında tutmayı başarırsa, gelmiş geçmiş en iyi oyunlardan biri ile karşılaşabiliriz.

Dediğim gibi, evimizde sürekli kullandığımız eşyalarla neler yapabiliyorsak, AITD'de birçoğunu yapabileceğiz. Elinizde bir tava mı var? En güçlü silahınız olabilir isterseniz. Islak bir şey mi taşıyorsunuz? Üstünüzün ıslanacağını unutmayın. Yolunuzu kapayan herhangi bir cisim yanabiliyorsa, durmayın yakın. Biraz güçsüz gözüküyorsa, sert bir cisimle vurarak kırın veya geçebileceğiniz bir boşluk yaratana kadar eğin. Geçmenize izin vermeyen bir elektrik kablosu mu var? Şalterden kapatın ya da elinizdeki yalıtkan bir cisim ile hafifçe kenara alın ya da düşmanlarınıza karşı döndürerek bir silah haline getirin vb. Elinize geçecek olan fırsatların sayısını tahmin bile edemezseniz. Yeter ki hayal gücünüzü iyi kullanın.




Sistemin temelinde her cismin birkaç işlevinin olması yatıyor aslında. Bir yangın söndürücüsü aldınız diyelim. İsterseniz size zarar verecek bir alevi söndürebilirsiniz, normal olarak. Ama diğer yandan, AITD'ın eşsiz dövüş sistemi sayesinde bir silah olarak da kullanabilirsiniz. Bu sistem Penumbra'yı oynamış olanlara yabancı gelmeyecektir aslında. Elimizde taşıdığımız herhangi bir cismi savurma kontrolü tamamen oyuncuda olacak. Daha da anlaşılır bir şekilde söylemek gerekirse, 'press mouse 1 to attack' geçmişte kaldı. Vereceğiniz hasar, o cismi ne kadar hızlı veya yavaş savurduğunuza bağlı. Yukarıda bahsettiğim elektrik kablosu durumunda hafifçe sağa veya sola almamız yeterli olurken, güçlü bir düşmanı ya da düşmanları yere sermek veya tahta bir kapıyı kırmamız gerektiğinde yapmamız gereken hamlenin çok daha hızlı ve sert olması gerekecek. Bir macera oyunu için sanırım bundan daha iyi bir seçim olamazdı.Alev, birçok yapımda en büyük düşmanımız olmuştur. Şimdi ise çoğu zaman en güçlü dayanağımız olacak. Bu güne kadar yapılmış en ayrıntılı alev tepkimelerini ve sonunda yarattığı tahribata şahit olacağımız AITD'da. Yanabilen cisimlerle yapabileceklerimiz gerçekten çok etkileyici. Bir ağaç sandalye buldunuz diyelim. Uzun ve karanlık koridorun sonuna gidebilmeniz için, yanınızda bulunan ateşe tutarak taşınabilir bir ışık kaynağı olarak kullanabilirsiniz. Yalnız dikkat edilmesi gereken nokta, yaktığınız cismi ne kadar uzun süre ateşin üzerinde ve yanar halde tuttuğunuz. Eğer o ağacı hafif şekilde yakıp yürümeye başlarsanız, elde edeceğiniz ışık yeterli olmayabilir. Ama koridorun sonuna kadar da yetebilir. Diğer yandan, eğer ateşin üzerinde fazla bekletip, daha güçlü bir alev elde ederseniz, bu sefer aydınlanma olarak kârlı, ama kısa vadeli bir ışık kaynağı sahibi olacaksanız. Bunun nedeni ise karakterimizin bir süre sonra taşıdığı cisimden dolayı vücudunun yanması ve mecburen o cismi bırakması. O yüzden kararlarımızda dikkatli olmakta fayda var.

Alevin bir silaha dönüştürme imkanımız da var tabii ki. Bir şişe benzin taşıyor olduğunuzu düşünün. Bu benzini isterseniz karşılaştığınız düşmana fırlatıp, havada veya yere düştüğünde vurarak patlatabilir, üzerinde bir delik açıp, attığınız yöne doğru, yerde bir benzin izi bırakarak çakmak veya ateş etme yardımıyla onu ateşe verebilir, ya da şişeyi bir mermi kutusu ile bantlayarak çok daha güçlü bir hasar verebilecek, eşsiz bir bombaya dönüştürebilirsiniz. Eğer bunları sevmediyseniz, benzini düşmanınızın üstüne dökerek, ateş etme sonucunda kendisini alevlere de boğabilirsiniz, seçim sizin.

Ceplerimizde taşıdıklarımız ile yapabildiklerimiz ise hayli ilginç. Ceplerimiz diyorum, çünkü artık ne taşıyabiliyorsak, onlarla idare etmek zorundayız. AITD'ın eşya taşıma sistemi tamamen deri ceketimizin ceplerine endekslenmiş durumda. Herhangi bir şey almak, gözden geçirmek veya kombine etmek istediğimizde, kafamızı aşağı eğmemiz yeterli olacak, aynı gerçek hayatta olduğu gibi. Bu gerçekçiliği destekleyen diğer bir etken de oyunun durmayacak oluşu. Yani, ‘pardon zombi, bir saniye çantamdan mermimi alayım’ deme şansınız yok artık. Bu yüzden olacak ki, tüm kontrol sistemi kullanıcı dostu olarak hazırlanmış. Sadece birkaç tuş yardımıyla istediğimiz eşyayı alabilecek veya diğerleri ile birleştirerek farklı amaçlar için kullanabileceğiz. Sabit bir ışık kaynağı mı istiyorsunuz? O zaman cebinizdeki lambayı bantlayarak herhangi bir yere fırlatın. Yaratıkları kendinize çekmeye kara verdiyseniz eğer, bıçağınız ile kan torbasını keserek onlara doğru yollayın. Toplu bir yok etme planı için daha iyisi düşünülemezdi.




Yapabildiklerimiz ne yazık ki bunlarla sınır değil. Oyunun belli bölgelerinde araçlar ile de etkileşime girecek, yolcuk yapma fırsatına erişeceğiz. Öncelikle hatırlatmalıyım ki, Alone In The Dark, Test Driver Unlimited’in geldiği stüdyodan çıkıyor. O yüzden, karşılaşacağımız araç fiziklerinin çok mükemmel olmasa da, bir macera oyunu için hayli iyi olacağından şüphemiz yok. Öncelikle oyundaki birçok aracı kullanabileceğiz. Herhangi bir şekilde içine girebildiğimiz bu arabaları çalıştırmak için ise anahtar zorunlu değil. Eğer biraz ters kontak bilginiz varsa tamamdır. Ufak bir bulmaca olan bu araç çalma oyunları, yanlış yapıldığı takdirde alarmın çalmasına ve yaratıkların üstümüze çekilmesine neden olacak. Yolculuk sırasında istersek o anki haberleri veya istediğimiz bir müzik kanalını da dinleyebileceğiz. Araçtan ayrıldıktan sonra ise, istersek boşalmış benzin şişesini de doldurma imkanına sahibiz. Eğer bu sizi kesmediyse, başarılı havoc motorunun nimetleri yardımıyla benzin deposuna atılmış isabetli bir mermi ile ortalığı cehenneme de çevirebilirsiniz.

Ne desek, en anlatsak az

Toplamda sekiz bölümden oluşacak, 24 saati bulan oynama süresi vaat eden bir yapım Alone In The Dark. Her bir bölüm öncesi, dizilerden aşina olduğumuz ‘bir önceki bölümde yaşananlar’ adında ufak bir bölüm de erkanda yerini alacak. Sitesinde ve videolarında dinleme şansına eriştiğimiz harika Soundtrack’i de atmosferi derinden etkileyecek şüphesiz. Başlıkta da dediğim gibi ne desek, ne anlatsak az aslında. Mermilerin her cisim üzerindeki farklı etkisinden, değişebilir hava şartlarından, derinlemesine işleyecek ve her bir bölümünde daha da merak uyandıracak hikayesinden, yeni nesil sıfatını hak edecek görsel zenginliğinden de bahsetmek isterdim, ama bunların hepsini oynayıp görmek çok daha mantıklı olacaktır. Bu sefer oyuncuların gerçekten istediği olacak gibi, yeter ki Atari ve Eden Games her şeyi kararında tutmayı başarsın.

 
Saat ve Takvim
 


Google Arama
 
Bugün 14 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı!
aaaaaaa Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol