Gözlerimizi son oyunun finalindeki patlamadan dolayı tutuklanmış ve bandajlar içerisinde hastanede tutuklu tedavimiz yavaştan tamamlanırken açıyoruz. Patlamanın üzerinden henüz birkaç hafta geçmesine rağmen yan yataktaki “Baba, müthiş bir planım var! Haydi kaçalım!” cümleleriyle her kaçış sahnesinde gaz verici eleman rolüyle yer alan kardeşimizden çetemizin ve şehrin artık kontrolümüz altında olmadığını öğreniyoruz. Onlarca polisi hiçe sayarak tek tek indiriyor, kaçarken de kolay kolay ölmüyor ve elimizi kolumuzu sallayarak kendimizi şehrin göbeğinde buluyoruz. Yeniden çetemizi kurma ve Stilwater şehrini tekrar kontrol altına alma planlarımız doğrultusunda kentin sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz. Hikâyemiz görüleceği üzere öyle pek de derin değil. Nitekim belalı zencilerin arasında “Canın cehenneme adamım!” diyaloglarıyla ilerleyen bir oyunda derin bir senaryo aramak da yersiz olacaktır. Aksiyon dorukta, derinlik diplerde, katliam hat safhada bir oyun arayışındaysanız Saints Row 2 sizleri bekliyor.
Oyunun öncelikle herkesin kafasında olan “GTA’dan farkları” kısmını eleyerek objektif biçimde tanıtımını yapma niyetindeyim. GTA ile benzerliklerine ve farklarına incelemenin sonraki bölümlerinde yer vereceğim. Senaryodan bahsettiğimize göre oyunda neler yapabileceğimize şöyle bir değinelim:
Ben kimim?
Evet, kim olduğumuza kendimiz karar veriyoruz. Tenimizden aksanımıza, tipimize, yürüme şeklimizde kadar birçok seçenek bizleri bekliyor. Çok beğendiğim bir ayrıntı oldu bu çünkü kendi yarattığımız karakterin ara videolarda seçtiğimiz aksanla konuşması, seçtiğimiz şekilde bakması; oyun esnasında yürüyüşünün seçtiğimiz tarzda olması gibi ayrıntılar göz okşuyor. Aksiyon oyunlarında karakterin sabit olmaması çok sağlam ve oturmuş bir senaryoya sahip olmadıktan sonra güzel bir olay. (Eh, Mafia gibi bir senaryoya sahipse o zaman sabit olsun bir zahmet.)
“Saints Row II: Lord of Destruction”
Katliamın, kaosun doruklarına çıkabiliyoruz. Zaten polis kardeşlerimiz tahminimce maaşlarının düşüklüğünden isyan etmişler ki ölmek için bahane arıyorlar. Karşınızda oyunu ne kadar zorlaştırsanız da yapay geri-zekâlılıklarını konuşturmayı ihmal etmiyorlar. Şehrin insanları da araba önlerine atlama ve araba çarpınca fırlama konusunda eğitim almışlar belli ki. Labut gibi saçılan insanlara bolca rastlamak mümkün. Bu aşamada silahlara da değinirsek; oldukça etkili olduklarını söyleyebiliriz. Evet, hepsi etkili çünkü hedefler etkisiz. Oyun zorluğunu sona getirdiğimde “Boss” dediğimiz özel hedeflerin bile normal insan olmaktan öteye gidememiş, yeteneklerini karı, kız ve kumar alanında kullanmış canlılar olduklarını gördüm. İsterseniz (abartmıyorum) tüm oyunu sadece tabanca ile rahatlıkla bitirebilirsiniz. Biraz kasarsanız beysbol sopasıyla da biter. Büyük çaplı silahlar ve bombalar da mevcut ama sadece görev gereği ya da fantezi amaçlı kullanıyorsunuz bunları. Görev demişken, oyunu tamamen yermememiz gereken bir noktadan bahsedelim. Katliam temalı yan görevlere mutlaka göz atmanızı öneriyorum çünkü GTA 2’deki “Frenzy” görevlerinden beri katliam temalı görevlerden bu denli zevk almamıştım. Hani tüm oyunu es geçip katliam yapacak yan görev aramaya koyulası geliyor insanın. Hedeflerin zayıflığı ve şehrin katliama aç olması nedeniyle güzel patlamalar, büyük çaplı katliamlar gerçekleştirebiliyorsunuz.
Tüfek çıktı, mertlik bozuldu
“Delikanlı adamım, mermiyle işim olmaz” diyenler için tekme tokat dalma seçenekleri de çeşitlendirilmiş oyunda. Sol ve sağ fare tıklamalarıyla yapabileceğiniz kombinasyonların yanında ikisine aynı anda tıklayarak rakip hamlesini bloke etme ya da etraftaki eşyaları kullanma şansına da sahipsiniz. Bloke olayını ancak oyunun zorluğunu arttırdıktan sonra kullanabiliyorsunuz çünkü rakip hamleleri zaten pek zarar vermiyor ve siz vururken aval aval bakabiliyorlar çoğu zaman. Oyunda sunulan beysbol sopası, cop gibi yanınızda taşıyabildiğiniz silahların yanı sıra kavga esnasında çevreden sağlayabileceğiniz envanterler de kullanışlı olabiliyor. Oyunun hemen başındaki bir görevde bar sandalyesinin ne kadar güzel bir icat(!) olduğunu keşfedebilirsiniz mesela. Rakiplerinizi fırlatmak gibi hasta ruhlu ve eğlenceli şıklar da sunuluyor. Kafa, göz dağıtmak isteyenler için de güzel alternatifler vaat ediyor oyun.
Birimiz hepimiz, hepimiz yeni görevler için!
Eh malum, çete kuruyoruz ya; havadan kurulmuyor çete. Çetenin lideri en çok saygı duyulan kişi olması gerektiği için saygınlık göstergemiz var. Görevler yardımıyla saygınlığımızı arttırıyor, saygınlığımız arttıkça daha büyük görevler ve yeni elemanlar alıyoruz. Çete dediysek öyle çapulculardan oluşmuyor tabii; en kalifiye psikopatları seçmeyi iyi biliyor adamımız. Oyunun tadını kaçırmamak adına yine oyunun başından örnek verecek olursam; ilk adamımızı mahkeme basarak davadan kaçırıyoruz. Tabii o kadar polis falan bizim yeteneklerimize dayanamıyor, kafalarından vurmamız için poz veriyorlar. Ekranın sağ üstünde sağlık durumumuz, koşma enerjimizi gösteren “Stamina” göstergemiz ve saygınlık miktarımız görüntüleniyor.
Saints4Dead: Zombie Uprising
Vallahi adamlar akıllı; şu an en fazla zombili, öcülü böcülü oyunlar tutuyor diye hemen bir zombili mini oyun eklemişler. Yorumumuz ne mi bu mini oyuna? Harika! Şu oyun bizden biraz puan almayı becerebilecekse bunun en büyük sebebi şüphesiz ki Zombie Uprising olacak. Bu mini oyuna ulaşmak için öncelikle oyunda büyük bir televizyona ihtiyacınız var; bu televizyonun gidip içine girince size daha önce açtırmış olduğunuz videoları izleme ve Zombie Uprising mini oyununu oynama şansı veriyor. Kısıtlı cephane ile yavaş yavaş gelen ancak dar alanda tüm ekranı kaplamayı başaran zombilerin arasında kalıyor ve hayatta kalma mücadelesi veriyorsunuz. Zombilerin yavaş ilerlemesi basit oldukları anlamına gelmesin çünkü etrafınızı sardıklarında ne derece ölümcül olduklarını rahatlıkla fark ediyorsunuz. Bu mini oyun hakkında söylenebilecek tek şey çok eğlenceli olduğu.
Oyunun “oyunsal” özelliklerine göz attıktan sonra merak edilen kısma geçebiliriz sanırım:
[G]elelim [T]epemizi [A]ttıranlara
İşte en merak edilen konu: “SR2, GTA IV’ten ne derece kötü?”. Sanırım yerinde bir soru olmuştur çünkü ortada rekabet olduğu söylenemez. Kafalardaki esas soru Saints Row 2’nin GTA IV yanında bir alternatif olma ihtimalinin bulunup bulunmadığı. GTA IV her şeyden önce Saints Row 2’ye göre şehir ayrıntılarına çok daha fazla yönelmiş bir oyun. Tamam, bazı noktaları gerçekten saçma; hiç girmeyeceğiniz bir binanın ya da binilmesi mümkün olmayan bir uçağın iç dizaynının yapılması gibi ama en önemlisi şehri yaşatmayı beceriyor GTA. İnsanların gerçekten şehir telaşı içinde olduklarını, sokakta yürüyen bir adamın “Oyuncu gelse de beni ezse!” diye dolaşmadığını hissediyorsunuz. Saints Row 2’de ise insanlar Midtown Madness insanları gibi ezilmek için yüzünüze bakıyor, “Hızlı gelse de sağa sola savrulsam” diye iç çekiyorlar. Ayrıca GTA’da düşmanlar kesinlikle daha mantıklı ve kalifiye Saints Row 2’dekilere göre. Sağa sola koşarken ateş etmeyi kesmiyor, önünüzde siper amaçlı bir şey yokken ateş ediyorsanız affetmiyorlar. Saints Row 2’de siper almanıza kesinlikle gerek yok, fare kullanmayı bildikten sonra gram yeteneğe ihtiyacınız kalmıyor. GTA’da polisler de daha yetenekli ve dişli; sınırı aşarsanız ne yapıp edip tutuklamayı, öldürmeyi başarıyorlar sizi.
Yerdik, yerdik, yerdik de hiç mi artısı yok peki? Birkaç artısı var tabii GTA’ya göre. En başta Zombie Uprising geliyor ki Saints Row 2 alma nedeni bile olabilir GTA severler açısından. GTA’yı Zombie deneyimiyle oynamak elbette hoş olacaktır. GTA çok daha ayrıntılı olsa da Saints Row 2 katliamları daha hoş göründü bana. Sanırım üniteler daha zayıf olduğu için sadistliğimizi daha büyük çapta yansıtabilmemizden kaynaklanıyor bu durum.
Bu aşamada genel kriterleri de gerek karşılaştırmalı gerekse tek başına incelemeye almak yerinde olacaktır.
Senaryoları karşılaştırırsak iki oyunun da senaryosu beni öyle derinden etkileyemedi. Zaten bahsettiğim gibi bu çeşit iki oyunda öyle derin senaryo arayışında bulunmak yersiz olur.
Grafik konusunda PC versiyonlarına bakarsak iki oyun da sistem katili ve “kesinlikle” istedikleri sistem ihtiyacını karşılayacak grafikleri yok. GTA gereksiz ayrıntılarla ve entegre sorunlarıyla, Saints Row 2 ise grafiksel hatalarıyla sundukları grafiğe göre çok üst sistem ihtiyaçlarına sahipler. Saints Row 2’yi HD4830’um ile her türlü ayar sonda iken “çok şükür ki” herhangi bir FPS düşüşü olmadan oynadım ancak GTA’da durum çok daha vahimdi. Yamalarına ve ATI Catalyst güncellemesine rağmen istediğim verimi aldığım söylenemez. Gayet akıcı oynatsa da FPS değerleri tahmin ettiğim seviyelerde değildi. İki oyuna da grafik konusunda hemen hemen eşit miktarda geçer puan versem de entegre konusunda diğer platformlardaki versiyonları göze alınınca sınıfta kaldıkları ortada. Animasyonlar iki oyunda da gayet güzel, mantıksal hataları olmasa Saints Row 2’nin animasyonları neredeyse GTA IV’ten aşağı kalmayacakmış.
Seslere gelince GTA tabii ki bir adım önde ancak Saints Row 2’nin de müzikler ve videolar konusunda başarılı olduğunu itiraf etmeliyim. Silah sesleri iki oyunda da kulak okşuyor, o konuda iki oyuna da geçer notlarını veriyorum. İnsanların çığlıkları, araç sesleri, şehrin uğultusu gibi ayrıntılarda GTA yine biraz daha başarılı tabii. Her şeye rağmen özellikle Rap müzik sevenler için Saints Row 2’nin menü müziği bile gaza getirici bir etken olabilir. Ayrıca oyunda birisinin aracını çalarken araçtan inen kişi Rock tarz benimsemiş bir kişi ise aracına bindiğinizde o türde müzik çalan bir radyo açık oluyor genellikle; bu da güzel bir ayrıntı olarak sayılabilir.
'Orta'lama bir alternatif
Oyunumuzun GTA IV'e bir alternatif olup olamayacağının cevabı yine oyuncuya kalıyor çünkü Zombie Uprising mini oyununun oyuncuya ilgi çekici gelip gelmemesi, boş boş katliam yapma isteğinin bulunup bulunmaması gibi istekler tamamıyla kişinin tercihleriyle ilgili. Birçok eksiğinin yanında GTA severler açısından “tercihlerine bağlı olarak” GTA’nın yanında ya da GTA bittikten sonra sıkılmamak adına denenmesini tavsiye ettiğim bir oyun Saints Row 2. Türe katmayı başaramadıkları, türün karakteristik özelliklerindeki hataları, GTA’dan geri kalan yönleri gibi eksilerinin yanında katliam serbestisi, Zombie Uprising, saygınlık ve çete kurma gibi türde kendisini farklılaştıran yönleriyle bir taklitten öte alternatif olmayı başarıyor oyun. Umarız ki serinin 3. oyunu çıkacak olursa alternatifin ötesinde bir rakip olarak GTA’nın karşısında tutunmayı başarır ve bize farklı bir tat sunabilir.
OYUN HİLELERİ
Tam sağlık - #1 Araç kütlesini arttırma - #2 Fiziksel vuruş hasarını arttırma - #3 Polis seviyesini tek yıldız arttırma - #4 Tecrübe (sol buton ile azalır, sağ buton ile artar.) - #5 Sınırsız depar atma - #6 Sınırsız RPG şarjörü - #9 Sınırsız cephane. - #11 Süper zıplama - #12 Mafya seviyesini tek yıldız arttırma - #35 Ölümsüzlük - #36 Polisleri silme - #50 Mafyayı silme - #51 Dev boyutlarına gelme - #200 Cüce boyutlarına gelme - #201 1,000$ kazanırsınız. - #2274666399